Pınar İlkiz, çalışmalarıyla nicedir ilgimize mazhar olan [iç-mihrak] ile temasa sanatını eyledi. İç-mihrak, sosyalist gerçekçi afiş estetiği ile kitsch reklâm estetiğinin şehir sokaklarında yaşadığı aşk-ı memnû’dan duyulan iç sıkıntısından yola çıkıp ulus-devlet, demokratik-laik-sosyal-hukuk-devleti, liberal devlet, federe devlet, konfedere devlet, proleter diktatörlüğü vesaire, devlet kavramının her zerresine karşı bir duruşta sözünü söylüyor.

Söylemeye gerek var mı? Chiapas’ta yepyeni ve dehşetli güzel bir hayatın yeşermekte olduğunu düşünen Futuristika iç-mihrakları selamlıyor. Ne tanrı ne devlet!

kirilgandurturejimi3

Futuristika: Türk Dil Kurumu mihrak kelimesi için odak açıklamasını yapıyor. Peki siz “İç Mihrak” için nasıl bir tanım yapıyorsunuz?

İç Mihrak: “İç mihrak” tamlaması Türkiye siyasî kültüründe genellikle kâfiyesi ile birlikte anılır: yani dış mihrak. Ulus devlet oluşumunu tamamlayamamış, yani barındırdığı heterojen etnik/dinsel/kültürel vb unsurlar arasındaki çatışmayı bir çatışma-barış dengesine kavuşturamamış “acemi” devletler, iktidarın bekâsı için nüfusu etrafında birleştirebilecekleri hedefler ararlar. Bu hedeflerden en kolay ele geleni de ülkenin bütünlüğüne, halkın gelenek-göreneğine ve yaşamına kasteden bir dış düşmanı yenilgiye uğratma hülyasıdır. Makropolitik düzeyde bu gerçekleşirken, mikropolitik düzeyde ise, kastedilen dış düşmanla işbirliği içinde olan bir iç düşman, ulus devletin nüfusunu oluşturan unsurlar arasındaki hegemonya mücadelesini manipüle edebilmek için işe koşulur. Ve paradoksal olarak, ulus devletin koymuş olduğu modernist hedefler, oldukça fazla kan, yoksulluk ve yoksunluğa neden olmuş modernite projesi hakkındaki kötümserliğin artması sebebiyle inanılırlığını gitgide kaybederken, iç düşman söylemi her türden muhalif için yaygın kullanıma sokulur ve bu düşmanla mücadelenin nüfus için bir ölüm-kalım meselesi olduğu savı resmî ve gayrı resmî araçlarla hegemonik söylem haline getirilir.

Bizim için iç mihrak kavramı, çoğunlukla muğlak biçimde “sistem” olarak adlandırılan heyûlanın kavram için yaptığı tanımla tıpatıp aynıdır: kendisini izi kalmamacasına yıkmak, kendisinin yerleştirdiği incelikli ayırt etme mekanizmalarından kurtulmak, dayattığı temsil biçimlerini ortadan kaldırmak, “cahilin” demokrasisini, yani doğrudan demokrasiyi hâkim kılarak insanların kendi işlerini çekip çevirmesine yardımcı olmak isteyen iç düşman.

Bu iç düşman söylemi Türkiye topraklarında marksizan solun geniş kesimlerince de benimsenir. Ve evet, buradan onlara da ilân ediyoruz: iç-mihrak, ulus-devlet, demokratik-laik-sosyal-hukuk-devleti, liberal devlet, federe devlet, konfedere devlet, proleter diktatörlüğü vesaire, devlet kavramının her zerresine karşıdır. Ayrıca ister seçimle iş başına gelsin, isterse belirli bir elit tarafından atansın, önderlik kurumuna yaslanan her türlü siyasal hareketi de devletle aynı kefeye koyar. İç-mihrak, en mûzır önderin, tebaasına bir seçme şansına sahip olduğu izlenimini verebilen önder olduğu konusunda derin içgörü sahibidir.

tanrifarkliliklardannefretediyor

F: Kaç kişisiniz ve bu ‘proje’ ne zamandan beri var? Yani ne zaman böyle işler üretmeye başladınız, ne zaman bunlar için bir internet sitesi açmaya karar verdiniz?

Siz de Chiapas’ta yepyeni ve dehşetli güzel bir hayatın yeşermekte olduğunu düşünmüyor musunuz?

Kaç kişi olduğumuz sorusunun yanıtı ancak “yeterince kalabalık” olduğumuz söylenerek verilebilir. Her bir bireyin binlerce birey katmanından oluştuğu düşünülürse, dünya nüfusundan daha kalabalığız. Bu projeye yaklaşık 2 yıl önce, sosyalist gerçekçi afiş estetiği ile kitsch reklâm estetiğinin şehir sokaklarında yaşadığı aşk-ı memnû’dan duyduğumuz iç sıkıntısı nedeniyle başladık. Asıl amacımız, anarşizan KY (Kendin Yap) estetiğini hem metinsel hem de görsel olarak daha kaliteli kılmak, aynı zamanda da solun işe koştuğu, sosyalist gerçekçi estetiğin yozlaşmış halinden ibaret olan karamsar ve atalar kültüne dayalı estetiğe zeki ve neşeli bir alternatif oluşturmaktı. Bunu elbette bir hınç (ressentiment) pathos’una dayanan Türkiye sol eylemlilik tarzına bir alternatif oluşturan, oyuncul, neşeli ve kendiliğindenci bir eylem kültürü oluşturma işinin bir parçası olarak düşündük. İnternet sitesi fikri de aslında bu estetiği diğer antiotoriter gruplarla paylaşma ve onları kendi işlerini yapmaları için provoke etme isteğimizden doğdu.

devrimcisatranc

F: Neden Chiapas / Mexico?

Siz de Chiapas’ta yepyeni ve dehşetli güzel bir hayatın yeşermekte olduğunu düşünmüyor musunuz?

F: Gündelik hayatta İç Mihrak’ın tasarımcıları ne işlerle meşguller?

İç-mihrak, tasarımcılarının gündelik hayatlarında ne işle meşgul olduklarını elbette açıklamaz ancak iç-mihrak üyelerinin kol ve/veya zihin emeği sarfederken, hatta burunlarını karıştırırken bile düşünüyor olduklarını söyleyebiliriz; ki onların hakiki işi budur.

F: Sürekli birlikte çalıştığınız kurumlar var mı?

Bu kadar dar bir anarşist çevrede herkesin birbirini tanımaması ve yeri geldiğinde sırt sırta vermemesi mümkün mü? Çevremizle mahalle temalı bir TRT dizisini andırır şairâne bir ilişkimiz var!

Aniden derinleşen devlet…

F: “Vandalizmi ve şehrin sürekli yeniden dekore edilmesini” desteklediğinizden ötürü ve “Her şeyin herkesin” olduğuna inandığınız için sitedeki her şeyin izinsiz kullanılabileceğini söylemişsiniz. Peki kullanan gördünüz mü? Sitedeki işlerle herhangi bir yerde karşılaştınız mı?

Sitemizdeki görsel malzemenin çeşitli ortamlarda kullanıldığına şahit olduk. Siyasal ortaklığımızın olmadığını düşündüğümüz pek çok topluluk dahil, işlerimizi kendi web sayfalarında sergileyen insanlar oldu. Bir gün Mimar Sinan Üniversitesi’nin bahçesinde büyük boy basılıp yapıştırılmış bir işimizle karşılaştığını şaşkınlıkla haber veren bir dostumuz oldu. Çıkartma formunda olan görsellerimizle ara sıra sokaklarda karşılaşıyoruz. Ayrıca moderatörünü tanımadığımız bir Facebook iç-mihrak grubu da mevcut ve bizim blog’umuza paralel olarak güncelleniyor. Tüm bunların yanında fanzin türü yayınlarda sıklıkla, tasarım sektör dergilerinde ise zaman zaman, çıkacağından haberimizin olmadığı iç-mihrak tanıtımları ile karşılaşıyoruz.

F: Sitede yayımladığınız işler ile ilgili övgü kadar yergi de alıyor musunuz? Mesela herhangi bir işiniz yüzünden hiç tehdit edildiniz mi ya da yargıyla karşı karşıya geldiniz mi?

Bu soruya bir soruyla karşılık vermek isteriz: Türkiye gibi demokratik, ifade özgürlüğüne saygılı, farklılıklara tolerans düzeyi yüksek, uygar bir siyaset ve sokak siyaseti kültürünün varolduğu bir ülkede sizce bu soruyu sormak mantıklı mıdır?

vmttr

F: Yapmak isteyip de ‘Sınırları çok zorlarız’ diye düşünüp geri adım attığınız bir proje oldu mu?

Tanrı’nın bile sınırları zorladığını düşünerek, yarattığına pişman olduğu şeyler olmuştur. İnanmayan Bakunin’in Tanrı ve Devlet adlı eserindeki Şeytan bahsine baksın…

F: “Antihiyerarşik ve antiotoriter siyasî/toplumsal aktivist gruplar için ücretsiz tasarım hizmeti” sağlıyorsunuz? Arzınızı karşılayacak taleple karşılaştınız mı?

Yola çıktıktan sonra, son derece ulvî amaçlarla kurulmuş, görsel kimlik ve propaganda materyali ihtiyacı içinde olan ne kadar çok antiotoriter ve antihiyerarşik gruplaşma olduğunu görünce şaşkınlığa uğradık. İlkelerinin bizim siyasal ilkelerimize uyumlu olduğunu düşündüğümüz herkese imkânımız olduğu ölçüde yardım etmeye çalışıyoruz. Sadece ilkesel temelde çatıştığımız grupları ve şahsen mevcut bulunmamızı gerektiren etkinlik tekliflerini reddediyoruz. Bir gün mutlaka bir gösteri veya etkinlikte bizim yaptığımız tasarımlarla karşılaşırsınız.

F: Tasarımlarınız dışında yolda yeni projeler var mı?

Kendi tasarımlarımız dışında, yürümekte olan görsel kimlik tasarımı ortaklıklarımız var. Ayrıca ellerinde şarap kadehleri ile sergi gezmeyi adet edinmiş olan zümreyi yaklaşık bir yıl içinde müthiş şaşırtacağız.

F: Takip ettiğiniz internet siteleri ve yayımlar neler?

Dediğimiz gibi, o kadar kalabalığız ve her üyemiz ândan âna o kadar değişken ki, kimin neler okuyup izlediğini takip etmek imkânsız. Ancak yine de buradan extramücadele‘ye bir selâm çakmadan ayrılmak istemeyiz.