“‘Sevmek’ ne uzun kelime…” demiş Cemal Süreya, acaba iletişimciler de artık “‘Dijital’ ne güçlü kelime…” diyor mu? İşin şakası bir yana dijitalin gücü deyince ne anlıyoruz? Bu sorunun cevabını düşünürken iletişim kuramcısı Marshall McLuhan’ın, daha internet ortada yokken dillendirdiği, “Küresel Köy”ünde miyiz yoksa son yılların meşhur kavramlarından biri olan yankı odaları/fanuslarında mı?

Ortaklaştığımız bir şey var; artık dünyanın dört bir yanına ulaşabiliyor, herkesle bir şekilde iletişim kurabiliyoruz. Aynı zamanda derdimizi, tasamızı, sözümüzü, mahremimizi, başarımızı, utanç dolu anlarımızı herkesle paylaşabiliyoruz. Dijital, ne varsa hepsini “çok”luyor, buna maruz kaldıklarımız da dahil. ABD ve Kanada’da yapılan bir araştırmaya göre gündelik hayatta “ahlak dışı davranışlara” tanık olma olasılığımız yüzde beş* ama internet öyle mi?

Öğretmen Ağı‘nın medium hesabında yayınlanan yazımın tamamı için tıklayın.