Onlar Tosun Paşa’yı Ankara’nın göbeğine getirip koydu, neredeyse kimse farketmedi. Tosun Paşa’yı 2010′da yeninden televizyona çıkardılar, Ankara’nın akışına müdahele ettiler. Pac man’e bir kaldırımda hayat verdiler, sokak renklendi. Onlar sokağı kirletmiyor, “renklendiriyor.” Kim olduklarını bilmiyoruz ha keza onların da böyle bir derdi yok. Kısaca [KÜF] olarak biliniyorlar, memur kenti sıfatı yakasına yapışan Ankara’ya biraz renk vermek adına…

tosun2

KÜF’ü birinci anlamı ile mi almalıyız yoksa altında başka bir kısaltma mı yatıyor?

Proje için daha önce başka isimler de düşünmüştük. KÜF bir gece ansızın, spontan bir şekilde ortaya çıktı. Anlamı ve nedeni bizde kalsın, ama birinci anlamıyla yaptığımız işin uyuşması da KÜF isminin seçilme nedenlerinden biri.

KÜF’ü bir proje olarak görmenizin sebebi ne? Şu anda hali hazırda hayata geçirmeyi beklediğiniz projeleriniz var mı?

KÜF’ü bir proje olarak görmemizin sebebi şudur; biz bir ekip işi yapıyoruz, görev alan birçok kişi oluyor ve herkes işini en iyi şekilde yaptığı takdirde işler ilerliyor. Bu işler fikir çarpıştırma-geliştirmeden tutun da eylem planlama, güvenlik önlemi alma, uygulamada kullanılacak malzeme seçimi, post prodüksiyon gibi bir çok alanı kapsıyor. Hali hazırda uygulamayı bekleyen bir çok proje var. Yakın bir zaman diliminde sizler de göreceksiniz

Kaç kişiden oluşuyorsunuz? Esnek bir kadronuz mu var?

Manifestomuzda da belirttiğimiz gibi KÜF bireylerden değil fikir ve yetilerden oluşur.

Kim olduğunuzu insanlar bilmiyor ama insanlar size ulaşabiliyor, ifşa olmaktan korkunuz yok sanırım?

Banksy gibi gizli kalalım tribinde değiliz, yakın çevremiz haberdar durumdan. Röportajlar veriyoruz (herhangi bir görsel kayıt cihazının ortamda bulunmaması şartıyla), yeni insanlarla tanışıyoruz, projemizi yayıyoruz bu vesileyle diyebiliriz.

Yaptığınız kimilerine göre bir yerde vandalizme giriyor ama kimsenin canı yanmıyor aksine insanları gülümsetiyor. Fakat yine de yakalanırsanız ceza alma riskiniz var, bu da sanırım size adrenalin sağlıyor?

Yaptığımızın vandalizme girdiğini düşünmüyoruz. Eylemlerimizi minimal zararla uygulama gayretindeyiz. Yine manifestoda belirttiğimiz gibi amacımız, eylem alanımız olan sokağı kirletmenin aksine renklendirmek.

Yakalanırsak ceza alma durumu var evet, yaptığımız eyleme göre de değişen bir ceza bu. Eylemden önce bu durumu da tartışıp kendimize göre önlemler alıyoruz. Adrenalin salgımaktan ziyade bi orgazm patlaması diye betimleyebiliriz eylem sürecinde ve sonrasında yaşadıklarımızı

“Tosun Paşa” farkındalığa dair çok başarılı bir işti, nasıl yakalanmadınız? İyi bir örgütlenme yapınız mı var yoksa sadece insanların dışarıya kapanmış duvarlarının kalınlığına mı güveniyorsunuz?

Eyvallah öncelikle.. Belirttiğimiz gibi eylemden önce kendimize göre önlemler alıyoruz polis abiler tarafından yakalanmamak adına. Güvendiğimiz tek şey ise kendimiziz.

Ankara değil de İstanbul’da olsaydınız ne değişirdi sizce? Başka illerden koordineli çalıştığınız topluluklar var mı?

Bu kadar ilgi çekmeyebilirdik, zira koyduğumuz eylemler Ankara’nın gri dokusuyla sert bi kontrast oluşturdu dolayısıyla göze battı. Başka illerden koordineli çalıştığımız topluluklar yok, ama KÜF her türlü eleştiriye ve teklife açık.

e8cb8d2759438.560182710466a

Türkiye’de gerilla sanat ya da sokak sanatı fikrinin şansı sizce ne kadar?

Türkiye’de gerilla ya da sokak sanatının şansı derken, toplum tarafından kabul görmesini ya da popüleriteyi kastediyosunuz sanırım. Türkiye’de bu işi kovalayan, bu işe emek veren bi ton insan var (bknz. Tunç Dindaş’ın hazırladığı Street Soul – Graffiti from Turkey kitabı). Bu işin toplum tarafından kabul görmesi bizden ziyade sizin elinizde. Biz çıktık bi’şeyler yaptık ve yapmaya devam edeceğiz, bizim yaptıklarımızdan feyz alarak sokağa çıkıp renklendirenler oldukça ve bu bir kültür haline geldikçe sizin deyiminizle “şans” artacaktır.

Yurtdışından ilgi ile takip ettiğiniz gerilla sanatçıları kimler?

SpY, Black Le Rat, Invader, Miss Van, Banksy, BluBlu, Shephard Fairey, eine, WK Interact, PEZ, Zevs..