Müzik… Hepimizin vazgeçilmezi. Bazılarımızın en sevdiği cümle “Music is my boyfriend”, bazılarımız ücrtesiz mp3 indirebileceğimiz internet sitelerinin sıkı takipçisi. Bazıları müzik bloglarını okumadan güne başlamaz. Ben mesela Pass’tan öğrendiğim Motel de Moka bu sefer nasıl bir derleme yaptı diye arada sırada bakarım. Geçenlerde başka bir siteyle karşılaştım, bir gün baktım iki gün baktım, sonra oturup bütün hepsini dinledim bir günde.
Mantık çok basit, üç tane mp3 mikslenerek bir mp3 haline geliyor ve o günün numarası ile birlikte size “servis” ediliyor. Muzaffer Akyürek’in Tumblr’da bir hesap açarak yaptığı bu sitenin adı da 3servesaday. Bakınca belki “Bunu ben de yapabilirdim ki” diyebilirsiniz ama hayatın güzelliği bazen bizim de yapabileceğimiz fakat yapmadıklarımızda gizlidir.
Sitenin sloganı “Essential for your ears” ki gerçekten de öyle. Tek yapmanız gereken her gün siteye gidip o gün sizin için hazırlanan öğünü almak oluyor. Hazır bu kadar sevmişken, bir iki soru sormadan da olmaz dedik.
– Şu an Avustralya’dasın sanırım, bu yolculuk nasıl başladı peki?
Yolculuğum aslında beklenmeyen bir olaydı. Diyetisyen olamayacağımı resmi yollardan öğrendiğim zaman yaptığım alternatif plan, beni önce Amerika’ya, sonra da buralara kadar sürükledi. Hep aklımın tasarımda olduğunu ve tasarım için çalıştığını biliyordum. Artık bu hayalimi gerçekleştirmek istediğime karar verdim ve Melbourne’e geldim.
– Uzman olduğun alanlar arasında “sound editing” bulunuyor. DJ’lik geçmişin de var, müziğe merak sarıp mı 3servesaday’i başlattın, yoksa “sound editing”de uzmanlaşınca bunun meyvesini 3servesaday ile mi toplamak istedin?
Müzik çok eskiden beri bir merak, bir hobi benim için. Zaten hobilerimi profesyonel yaşamıma dökebildiğim zaman kendi hoşuma giden şeyler ortaya çıkardığıma inanıyorum. Her cuma Radyo ODTU’de yayınlanan Alt Sokak’ta bu hobinin başka bir dalı mesela. Başlangıçta yaptığım şeyi kendim beğenmezsem paylaşmanın bir anlamı yok benim için. Sevdiklerimin ve çevremdeki diğer insanların da hayatına bir şekilde renk katabiliyorsam o da benim için bir artı.
– Mikslediğin parçaların hepsi sevdiğin parçalar mı yoksa bazen çok beğenmesen de iyi bir kombinasyon olacağını düşündüğün için koydukların da var mı?
Mikslediğim şarkıların hepsini çok seviyorum. Hepsi hayatimin bir köşesinde bir şekilde yer etmiş şarkılar. Aslında “Günde Üç Öğün” bir zamanlar başladığım fakat devam ettiremediğim “Muzo’nun iPod Günlüğü”nün bir uzantısı. Bu sefer ben susuyorum ve o gün neler dinleyip neler hissettiğimi şarkılara bırakıyorum. Müzikal bir günlük olarak düşünebiliriz bu blogu.
– Peki hangisi daha önce geldi sence, “music or misery”?
Elbette “misery” önce geldi. Hatta “misery” olmadan yaşadığımızı hisseder miydik acaba deyip sorunu bir adım öteye taşıyorum.
– Müzik üzerine izlediğin en iyi film hangisiydi?
Biraz klasik bir cevap olacak ama “High Fidelity” belki de müzik üzerine izlediğim en iyi film olabilir. Kendimden de pek çok şey bulduğum bir film. Ancak müzik üzerine belgesel cevabım muhtemelen son zamanlarda izlediğim “Blur: No Distance Left To Run” olacaktır.
– Fotoğraf ve videoyla da ilgileniyorsun ama 3servesaday’e koyduğun miksleri görselle destekleme gereği duymadın?
“3 Serves a Day”in tek bir şeye, yani müziğe odaklanmasını istedim. Elimden geldiğince sitenin temasını da basit tutup, müzikten başka bir anahtar kelimenin çağrıştırmasını istemedim. Müzik videoları ve fotoğraflar içerecek ancak farklı olacak bir blog projesi aklımda ancak bu tembellikle ne zaman gerçekleştirebileceğim bilmiyorum. Umarim yakin zamanda hep beraber gorecegiz.
– Takip ettiğin mp3 blogları neler?
Elimden geldiğince mp3 bloglarından uzak durmaya çalışıyorum. Ancak sıkça izlediğim internet siteleri arasında Drowned in Sound, Pitchfork Media, NME ve SoundCloud yer alıyor.