Nazi kamplarından birindeki komutanın sapkın karısı 70’lerde birilerine ilham verince ortaya kültleşmiş Ilsa karakteri çıktı
Hepimiz “abuk” filmler izlemişizdir, bazılarının sanatsal değeri vardır, bazıları ise sadece çöptür. Mesela Alejandro Jodorowsky, şimdi bir sorsam yeren de çıkar öven de. Yaşasın görecelilik! Bu mecradaki en fantastik filmleri Emrah Doğan yazmıştır ama ben de naçizane bir katkıda bulunmak istiyorum. Bu filmlerden haberdar olmamın sebebi ise Ali Abaday’dır. Ve karşınızda Ilsa…
Ilsa sapıklık derecesinde sert bir kadın. Gerekirse bir dildonun üzerine sardığı tele elektrik vererek sizi kısırlaştırabilir. Aşk hayatı ise II. Katherina’yı aratmayacak halde. Fakat rivayete göre şu anda kocasıyla evlilik servisi veren bir şapel işletiyor.
Ilsa aslında Dyanne Thorne’un canlandırdığı bir karakter. Thorne’un oynadığı başka filmler de var ama bir zamanların çıplak pin up modeli olan ve hatta Las Vegas şov kızlarından olan Thorne dört filmle kariyerini sinema tarihine altın harflerle yazdırdı: 1975 yapımı “Ilsa: She Wolf of the SS”, 1976 yapımı “Ilsa, Harem Keeper of the Oil Sheiks” ve 1977 yapımı “Ilsa: Absolute Power” ile “Ilsa the Tigress of Siberia.”
Filmlerin isimleri bile bu dominant karakter hakkında biraz ipucu veriyor. Haremde geçen hariç bu filmlerin hepsini izledim ve illa da merak ediyorsanız asıl izlemeniz gereken ilk film “Ilsa: She Wolf of the SS”tir. Adından da anlaşılacağı üzere film Nazi istismarı üzerine. Az önce anlattığım gibi filmde Ilsa kadın ve erkek mahkumlar üzerinde akıl almaz deneyler yapıyor. Misal kadınların erkeklere nazaran acıya daha dayanıklı olduğunu kanıtlamak için ölene kadar onları kamçılatıyor. Filmde görülen bazı deneyler gerçekte de hayata geçirilmiş, bazıları ise sadece aklımızı hayalimizi zorlamak için üretilen fantezilerden ibaret.
Fakat Nazilerin tarihinde Josef Mengele gibi bir adamın yatıyor olması yine de kanımızı dondurmaya yetiyor. Ölüm Meleği olarak bilinen Mengele Auschwitz’teki mahkumlar üzerinde insanlık dışı deneyler yapmıştı. Hemen buradan kendisine çok yakışan bir takma ad kazanmış bir diğer tarihi kişiliğe geçmek istiyorum: Buchenwald Cadısı Ilsa Koch. Buchenwald Toplama Kampı’nın ilk Nazi Komutanı Karl Otto Koch’un karısı olan Ilsa’nın bizim Ilsa ile benzerliği sadece isim bazında değil.
https://www.youtube.com/watch?v=uyuTX0pfUmc
Ilsa Koch toplama kamplarındaki mahkumlara karşı sapıkça bir cinsel “düşkünlüğü” varmış. Tevatüre göre bununla da kalmıyor esirlerin derisinden yapılma abajur, çanta ve benzeri eşyaları varmış. Mengele ve Ilsa Koch’u birleştirince bizim Ilsa’nın kimlere öykündüğünü tahmin etmek pek de zor değil.
Thorne’a dönmek gerekirse inanılmaz bir hayran kitlesi olan eski şov kızının yaşı da bir muamma. Imdb’ye sorarsanız 1943 doğumlu, Wikipedia’ya gore ise 1932. Ufak bir matematik hesabı yaparsak (ilk Ilsa filmi 1975’te çekilmiş ve oradaki hali daha çok 40’lı yaşlarda bir kadını andırıyor) ben oyumu Wikipedia’dan yana kullanmak istiyorum. Filmleri izlerken sürekli Thorne’un bir kadın olamayacağını düşünüyordum. Sanırım James Belushi de benimle aynı fikirdeymiş ki 1987’de çektiği “Real Men” filminde kendisine bir transeksüel rolü vermiş.
Şimdi işin daha da renklendiği kısma geliyoruz. Thorne, UCLA’de antropoloji okumaya başlamış ama bitirmemiş. Fakat karşılaştırmalı din üzerine doktora derecesi var.
Star Trek dizisinde de oynamış olan Thorne’un hayranları da kendisini aratmayacak şekilde aslında. Boston, Massachusetts’teki bir tıp okulunun doktorlar için olan öğrenci birliklerinden biri oyuncuya mektup göndererek kendisinin vücudunu üzerinde çalışmaktan en çok hoşlanacakları vücut seçtiklerini bildirmiş.
Hayranlıklarını şarkıya döken de olmuş. Danimarkalı pop/rock grubu Sort Sol, oyuncu ile aynı adı taşıyan bir şarkı yapmış ve 1991’de çıkardıkları Flow My Firetear albümünde bu şarkıya yer vermiş. Sözlerini Odde’nin yazdığı şarkıdan bir kısım: “She’s on walls, she’s in dreams, I sleep beneath her snow white streams”
Bu arada ilginç bir ayrıntı; Thorne’un kocası da bir Yahudi, dolayısıyla Ilsa rolü geldiğinde hafiften bir külahları değişiriz anı yaşanmış. Ama Thorne’a sorarsanız bu sadece bir roldü: “Ben sadece rolümü oynuyordum. Bu benim için bir işti ve en iyisini yapmaya çalıştım. Hiçbir zaman Ilsa’yı yüceltmeye çalışmadım. Bence o öykünmekten ziyade acınacak bir karakterdi. Ben onunla ilgili gerçeği ortaya çıkarmak istedim.”