Mark Laita 1960’ta Detroit’te doğmuş bir reklam fotoğrafçısı, müşterleri arasında Amazon Kindle, Apple, Bailey’s, BMW, Canon, Kodak, Mini Cooper ve daha sayamayacağımız bir sürü marka var. Ama Laita’yı diğerler reklam fotoğrafçılarından ayıran yaşadığı mesleki deformasyonu artı değere çevirebilmiş olması. Laita’nın “Created Equal” adlı bir serisi mevcut, konu bir “eş değer yaratmak” olunca fotoğraflar kendi adına yeterince konuşuyor aslında.

Yine de bir de onun ağzından dinlemek gerekirse Laita projenin gelişimini anlatırken bunun “belli grupları rencide etmemeye özen gösteren” bir çalışma olmadığını belirtiyor öncelikle. “Bu muhtemelen yıllar boyunca reklam sektöründeki müşterilerle çalışıp göze hitap eden işler çıkarmaya bir tepki” diyor Laita. Bunu bir yandan da son dönemde reklamcıların dünyasında “göze hitap etmek için” yapılan şeylerin ifşa edilmesinin bir etkisi olarak da görebiliriz belki.

[supsystic-slider id=4 position=”center”]

Sonuçta Laita’nın yaptığı da benim nazarımda artık bu “göz boyama”nın bir sonu geldiğine inanmasıyla ortaya çıkmış. Laita, ham ve gerçek bir şey yaratma ihtiyacı duymuş. Ona göre bir şehirde hayırsever, insancıl ya da lider ruhlu insanlar kadar hayat kadınları, madde bağımlıları ve seks suçluları da yaşıyor: “Ben ülkemizi olmasını düşündüğümüz gibi değil, olduğu gibi betimlemeyi amaçladım.”

Laita’nın kitabı geçen yıl piyasaya çıkmış. Sekiz yıllık bir çalışma süresi olan kitapta muhtemelen Laita’nın bu süre zarfında 48 eyaleti gezmiş olmasının da payı büyük. Yan yana dizilen fotoğrafların eşleşme düzeni birkaç kez değiştirilmiş, ki zaten fotoğraflara bakarken belki siz daha iyi duracağını düşündüğünüz bir sıralama yakalayabilirsiniz. Çiftlerin garip ortak noktaları ya da ortaklaştırmaya çalıştıkları noktaları zaten serinin güzelliğini ortaya çıkarıyor.

“Gerçek acıdır ve bu karelerin amacı da bunu göstermek” diyen Laita fotoğraflarındaki ikilik gibi şunu da eklemeyi unutmuyor: “Hayat aynı anda hem acı verici hem de matrak olabilir.”